“Türkiye’de 31,3 milyon araç var. Bunun 6,7 milyonu zorunlu trafik sigortasız. Yani her beş araçtan biri hiçbir güvenceden yoksun halde trafikte. 2021’de bu oran on araçta birdi, bugün iki katına çıkmış durumda. Sigortasızlık yalnızca bir istatistik değil; vatandaşın çaresizliğinin, devletin denetimsizliğinin ve ekonominin enkaz halinin yol üstüne düşen yansımasıdır.”

Melih Meriç, kasko oranlarındaki gerilemeyi de benzer bir çürümenin göstergesi olarak değerlendirdi:

“Kasko primi bir yılda yüzde 30 arttı. Kasko yaptıran araçların oranı yüzde 30’a geriledi. Satılan her 100 otomobilden 58’i kaskosuz. 2024’te araç parkı büyüdü ama kasko sayısı azaldı. Buna rağmen iktidar, ‘otomotiv satışlarında rekor kırdık’ diyerek manşet attırıyor. Oysa rekor dedikleri şey, nüfusun küçük bir kesimi için konfor, büyük çoğunluk içinse güvencesizliktir. Rakamlar aynı anda hem parıltılı bir reklam panosu hem de derin bir toplumsal uçurumun tutanağıdır.”

Meriç, trafik sigortasının kaza anında karşı tarafı koruduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

“Sigortasız araçların neden olduğu kazada mağdur olan vatandaşımız, devletin gölgesinde büyüyen adaletsizliğe teslim ediliyor. Dürüstçe sigorta yaptıran yurttaş ise sistemin açığını kapatan fedakâr bir yük taşıyıcısına dönüştürülüyor. İktidarın sorumluluğunu üstlenmeyen denetimsizliği, toplumsal bir güvenlik açığına dönüşüyor.”

Kurye taşımacılığında artışla birlikte sayıları 6,2 milyonu aşan motosikletlerin yüzde 64’ünde sigorta bulunmadığını hatırlatan Meriç, “Bugün trafikte gördüğümüz üç motordan ikisi sigortasız. Bu çıplak risk, yalnızca sürücünün değil, toplumun her bireyinin güvenliğini tehdit ediyor” dedi.

Meriç, sigorta yaptırmamanın cezasının sigorta primi kadar olduğunu ve aracın trafikten men edildiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“Vatandaş buna rağmen sigorta yaptıramıyorsa, bu ekonomik çöküşün artık tartışmasız itirafıdır. İnsanlar hayatlarını bile riske atarak yaşamaya çalışıyor. Devletin görevi vatandaşına güvenlik ve refah sağlamakken, bugün yurttaş sigortasız yollarda kendi kaderine terk ediliyor. Bu yalnızca ekonomi politikalarının değil, aynı zamanda bir vicdan iflasının da göstergesidir.”